ben bir küçük cezveyim

köşe bucak gezmeyim

Pazar, Kasım 13, 2005

küçük dayım

Beratla hidayetin odasındayız. Ben yatağın içinde beratsa koltukta çekirdek yiyerek zombili bir film seyrediyoruz.
Bu sabah annem ve babam erkenden kalkıp çarşambaya gelin almaya gittiler. Saat 10 gibi kalkıp kahvaltı hazırladım ve çocuklarla kahvaltı yaptık. Sonra da hazırlanıp salona gittik. Gittiğimizde annemle babam da ordaydı. Misafirleri biz karşıladık. İlk başta o kadar az kişi geldi ki annemin kimse gelmeyecek diye ödü koptu. Sonra gelinle damat gelmeden bayağı insan geldi. Salon tam dolmadı ama fena da değildi. Güzel geçti. Takı merasiminde gidip tebrik ettim ve hüseyine (annemin üvey kardeşi) hiç değişmediğini (sanırım en son 19_20 yıl önce görüşmüştük) söyledim. Benim çok değiştiğimi ve tanımakta güçlük çektiğini söyledi. Bunu söyleyen ilk kişi değil. Gelen insanların gelin ve damttan ziyade merak ettikleri dedemin 2. eşiydi. Zamanında anneannem almanyada olan dedemin dönmesini hasretle ve sabırla beklerken dedem büyük teyzemden birkaç yaş büyük bir kadınla (antalyalı ve çirkin bir kadın hem de biraz safça) almanyada evlenmiş. Ve çocuğu olmuş. Zavallı anneannem 1 sene sonra 17 mayıs 1974 te yani benim doğduğum gün beyin kanamasından ölmüş. Dedemin o kadından 5 çocuğu oldu. Annemler de 5 kardeş. Hüseyin benden 1 yaş küçük. Hüseyinden küçük olan çocuk ise hava. Çok cana yakın bir kız. Onu 5-6 yıldır görmüyorum. Annemin dediğine göre kötü bir evlilik yapmış. Diğer 2 çocuk ise benim eğenlerle yaşıt olması lazım. Onları hiç birimiz görmedik. Hüseyin ve eşi antalyada yaşayacaklarmış. Hediyelik eşya dükkanı varmış. Ben hüseyinin almnayadan sınır dışı edildiğini yasa dışı olaylara karıştığını biliyordum da ayrıntısını bilmiyordum. Bu akşam annem ve babam yemekte biraz anlattılar. Meğer kalpazanlık yapmış, almanyada sahte mark basmışlar. Tv de her gün aranıyor diye resmi gösteriliyormuş. Birkaç yıl da hapis yattıktan sonra onu sınır dışı etmişler. Bissürü suç işlemesine rağmen temiz bir yüzü var.
Düğünden sonra dedemi cedite evine bıraktık ve yolda bizim evlere uğradık. Babam boya rengini beğenmedi. Açık fil dişi. Sonra da önemli değil, istemezseniz sonradan tekrar boyatırsınız dedi.
Eve gelince hidayetin odasına yatıp tv yi açıp uyudum. Annem ve babam da uyumuş. Sonra kalkıp yemek yedik ve sonrasını zaten yazdım.
berat genelde bilgisayarı açık olduğunda kemal sunalın davaro filminden kestiği fragmanlardan birini açar ve onu dinler (berat kemal sunal hastası ve iyi taklidini yapar). ben de geldiğimden beri alışkanlık oldu ben de aynısını yapıyorum. hatta bir gün sema ile tel de konuşurken sema müziği duyup 'sen kafayı mı yedin? ne dinliyorsun öyle' demişti. 'bu da geçer, bu da geçer, alışmalısın alışmalısın.....' kemal sunal hapiste ve güya o söylüyor. aslında kim söylüyor bilmiyorum.

4 Comments:

At 16/11/05 23:48, Blogger BANU'S CAKES said...

Helal olsun walla dedene...

 
At 17/11/05 11:45, Blogger nerminn said...

aaaaaa deniz kızı ciddi misin? berata söyliyeyim.
bu arada artık istanbulda, hastanemde işimin başındayım.

 
At 18/11/05 16:28, Blogger nerminn said...

ya yazacam ama bitürlü vakit olmuyor. bir kaç gündür yazacam diyorum amab bitürlü oturamadım. inşallah bu akşam yazarım ama sanırım pazartesiye kadar sayfaya yazamayacağım. öpüyorum.
bu arada ben de kemal sunalı severim.

 
At 22/11/05 13:01, Blogger Deniz said...

hadi ama yaz artik, bekliyorum.

 

Yorum Gönder

<< Home