ben bir küçük cezveyim

köşe bucak gezmeyim

Pazartesi, Mayıs 23, 2005

gezi istanbul

Gece yine telefon görüşmeleri ve arzu ile mesajlaşma yüzünden geç yattım. Sabah kalkıp yumurtaları haşladım ve gece hazırladığım kahvaltılıkları alıp hastaneye gittim. Ameliyathanenin balkonunda kahvaltı sofrasını hazırladık ve sema ile kahvaltı ettik. Bizden yarım saat sonra diğer arkadaşlar geldiler ve kahvaltı ettiler. Sema bana kahve yaptı, biraz sinirlerimin yatışması için. Gerçi ben sakindim.Onu da içtikten sonra kütüphaneye ders çalışmaya gittim. Oradaki personeller insanı rahat bırakmıyorlar, sürekli çay getiriyorlar. Ve hayırdan da kolay kolay anlamıyorlar. Sonra ders çalışayım derken bir bakmışsın sürekli wc ye gidiyorsun. Öğle yemeğinden sonra önce fethi ile savoya gittik. Sonra mesai bitiminde sema da geldi ve biraz daha oturduktan sonra karşıya fotoğraf kafeye geçtik. Güveçte köfte var. Suyunun tadı harika. Sema ile 2 sepet dolusu ekmeği sadece 1 porsiyonla yedik. Kafe fotoğrafta dışarıda oturmak kediler yüzünden pek de rahat olmuyor. Ayaklarının altından sürekli kediler geçiyor. Ben arzu ve handan gibi kedileri seven bir insan olmadığım için sürekli iğne üstünde oturur gibi oturuyorum. Ve bu aralar kavak ağaçlarının pamukları da sürekli uçuştuğu için içerde yemek çok daha mantıklı.
Yemekten sonra hastaneye üstümüzü giymeye gittik. Fethi de eve. Önce istiklale yürüdük. Nereye gideceğimize karar veremediğimiz için eve gidelim dedik. Ama meydana geldiğimizde ne zamandır gitmek isteyip de gidemediğimiz gezi istanbula gitmek aklımıza geldi. Gittik. Çok hoş kokulu bir yer. Manzara pek güzel değil. Gelen geçen otobüsleri, öpüşen gençleri, ve taksim meydandaki kocaman duvarları seyrdeiyorsun ama tam bizim masanın arkasındaki çiçek etrafa çok hoş bir koku yayıyordu. Gardenia veya hanımeli kokusu gibi bişey. Garsonlara adını sorduk taa içeri gidip adını sordular. Tam emin değillermiş ama yasemin olabilir dediler. Menüde demirhindi şerbeti ve daha bir sürü şerbet vardı. İçmeye pek cesaret demedim ama bu şerbetin tadını merak ediyorum. Ve bir de pembe limonata vardı. Onu da denemek istiyorum. Biz sema ile karışık meyveli milk shake içtik. Karışık meyveli yazıyordu ama çilek ağırlıklıydı. Tadı çok güzeldi. Güzel bir yer. Hele o çiçeğin kokusu harika. Tavsiye ederim.
Sonra eve geldim. Niyetim doğruca yatağa gitmekti. Ama amcamlara beni beklemeyin yemeğinizi yiyin demeyi unutmuşum ve ayıp olmasın diye bir de onlarla yemek yemek zorunda kaldım. Çay içtim. Şimdi amcam gazete okuyor, yengem haziran gecesini seyrediyor.

4 Comments:

At 23/5/05 22:32, Anonymous Adsız said...

selam.istanbul a gelirsem götürürsün beni de olmaz mı??şerbet çok severim.en çok da lohusa şerbeti denileni.eskiden küçükken sadece doğumla olur sanıyordum,her mevlüte gitmek için sızlanıyordum.büyüyünce anladım ne zaman istenirse yapılabiliyormuş....

 
At 24/5/05 08:40, Blogger nerminn said...

sen gel tabii ki götürürüm.
esengül naptın istanbulda?

 
At 24/5/05 16:54, Blogger hbg said...

sana niye sinirlerinin yatismasi icin kahve yaptilar? ya da niye sinirlerinin yatismasi lazimdi? ya da niye sinirlendin? evet sonunda esas soruyu buldum... niye???

 
At 24/5/05 18:41, Blogger nerminn said...

heheheheh.
ya handan ya. sen hala telefondaki konuda kalmışsın.ama boşuna öyle düşünüyorsun.
ne bileyim işte. bazen sinirli olduğum oluyor. surat yapıp duruyorum, bilmezmisin beni

 

Yorum Gönder

<< Home