ben bir küçük cezveyim

köşe bucak gezmeyim

Cumartesi, Mayıs 21, 2005

hamdi restaurant ve ali kırca

aslında o kadar yorgunum ki yazmaya mecalim yok. ama canım da yazmak istiyor. özellikle de gördüklerim ve dinlediklerim sebebiyle. dinlediklerim; dün cevahirde ağrı kongresinde ali kırca vardı, konuşmacı olarak. tam öğle saatinde. sabahki içtiğim kahve yüzünden kendimi kötü hissediyordum. ve üzerine açlık da eklenince ali kırca bir an önce konuşmasını bitirse de biz de kaçsak diye düşünüyordum. ama adamın Maşaallahı var. bir başladı konuşmaya daha susmuyor. cem yılmaz hiç olmazsa gülmek için ara veriyordu, bu adam motor gibi. ben eskiden ali kırcayı severdim. ama artık sevmiyorum. ama dün adamı takdir ettim. beni hem çok güldürdü hem de ağlattı. adam bu yaşına kadar kaç tane okula girmiş, çıkmış. denizcilik okulu, hukuk, tıp fakültesi (sadece 1 sene) sonra trt ve sonra tekrar hukuk. şimdi hukuk 3. sınıftaymış. kaset çıkarmış, dizide oynamış. avukatlık da yapacağım diyor. sema ile ne doyumsuz adam, bunun patolojisini ne acaba diye düşündük. dumlupınar denizaltısını anlattığında (ki beni bu olay hep hüzünlendirir, hatta ağlatır) karnımın açlığından ve sinirimin bozulmasından gülme krizim tuttu. (ama beni güldüren olay bu değil. libyada geçen bir hatırasına ciddi ciddi güldük.) annesi alzheimer hasatasıymış ve annesini düşünerek anneler gününde gazetedeki köşesinde bir yazı yazmış. 14 yaşında akşehirden denizcilik okuluna annesi ve tüm sülalesi onu yolcu ederken hissettiklerini. o okurken ortaokuldaki hallerim aklıma geldi. annemlerin bizi uğurlamaları, okula her gittiğimde (lise 2ye kadar) ağlamalarım. onun annesi istemiyorsan trenden in demiş. ama benim annem hiç bir zaman öyle demedi. onun söz hakkı fazla yoktu. babam da asla böyle birşey demezdi. eğer kararı bana bıraksalardı, asla annemden ayrılmazdım. zaten okulun bana kazandırdığı en önemli şeyi söylememe gerek bile yok. arkadaşlarım. ali kırca okurken hem kendi adıma hem de arkadaşlarım adına geçmişe ağladım. onu sevmiyordum ama konuşması bittiğinde onu takdir ettim.
gördüklerime gelince bugün öğlende sema ile taksim square (semaya göre suare) kafede buluştuk. elif de var tabii. 2 gündür bende. bişeyler içtik v eminönüne gittik. elif güneş gözlüğü baktı. ilk baktığımız yerde beğendik ama elif ilk yerden almaz. illa gezecek ve illa pahalı olmayacak. doğubnaka vs baktı. 6-7 tane gözlükçüden sonra ona zorla beğendiğimiz gözlüğü aldırdık. celine marka. acayip pazarlık yaptı. ben de gözlüğümü beğendim. sema da saat beğendi. çalışan çocuk çok yardımcı oldu. (güneş optik) hem de diğerlerine göre daha çok indi.
sonra karnımızı doyuralım dedik ve lemanın (servis hemşiresi) dediği hamdi restauranta gttik. ben bu zamana kadar eminönünde yemek yemeye bir yer yok zannediyordum. sadece pandelli yi biliyorum mısır çarşısı içinde ama orası da sadece öğle yemeği veriyormuş. o yüzden oraya da hiç gidemedim, hem de bildiğim kadarıyla biraz pahalı bir yer. ama istanbuldan gitmeden oraya da gideceğim. (İnşaşallh) neyse bu dediğim restaurant mısır çarşısının sğ tarafında kalıyor. üsküdar motorlarının karşısında. üst kata çıktık. tamamen camla kaplı. manzara da yemkelr de harika. servis de çok iyi. genellikle turistler geliyor. tamamne galata köprüsünü, süleymaniyeyi, yeni camii, vapurlar görüyor. muhakkak herkesin gitmesi gereken bir yer. handan sen gelince İnşaşllah gideriz. (arzucum sana demiyorum, çünkü senin gelmene daha var). fiyatları da abartılı değil. tuvaleti de çok temiz :)))
yemekten sonra doğubankın arkasındaki porselen satan mağazalardan annemin bana almak istediği çay takımın aldım. telefon açaıp ona da haber verdim. parasını tabii ki yollayacak.
eve gelince çok yorgundum ama evi sildim süpürdüm. çünkü yarın sabah amcamlar geliyorlar. en büyük amcam. bir hafta daha evimde misafir var. bilgisayarı bu akşam oturma odasına taşıyacağım. o yüzden de onlar gidene kadar evden yazamayacağım. ve bu hafta hergün işe gidiyorum.

7 Comments:

At 21/5/05 22:19, Blogger nerminn said...

bugün eminöünündeyken esengül aradı. taksimdeymiş. ama görüşemedik. eğer bir iki saat önce olsa biz de oaradaydık

 
At 22/5/05 16:49, Blogger Koyubeyaz said...

Benim kacirdigim bir durummu var? Doktor Hanimcim hayirdir? Nerey gidiyorsun Istanbulu birakip?

 
At 22/5/05 20:27, Blogger nerminn said...

ya şimdilik (yani birkaç ay) bir yere gittiğim yok. ama sonra sınav var (uzmanlık sınavı) ve sonra da tv de izlediğimiz gibi mecburi hizmet. kurtulmanın tek yolu. eğitim kadrosundan biri ile evlenmek.

 
At 22/5/05 22:28, Anonymous Adsız said...

bróder, que leveza.
suas palavras comovem-me demais.
choro.
nunca senti isso.

 
At 23/5/05 09:09, Blogger nerminn said...

arzucum yanlış yazdığımın farkındayım. en kısa zamanda düzelteceğim.
anonymous un ne dediğini anlayan var mı?

 
At 23/5/05 09:53, Blogger Koyubeyaz said...

Doktor Hanim bencede kimle evlenilecekse hemen islemlere baslayip evlen senin Istanbulda oldugunu bilmek bana nedense guven veriyor. :)) Basima bir sey gelirse doktor tanidigim var derim bloguna girip cagirin :P

 
At 23/5/05 17:30, Blogger nerminn said...

diyecek laf bulamıyorum

 

Yorum Gönder

<< Home