ben bir küçük cezveyim

köşe bucak gezmeyim

Perşembe, Aralık 08, 2005

teleferik

Salı günü iş çıkışı maçkadaki teleferiğe gittik. Sema, özlem, meral ve yücelle. Yücel tuncelili, samsundan mezun. Bizim son çömezimiz. İstanbulu henüz bilmediği, için onu da çağırdık. teleferikte mesafe çok kısa, akbille de biniliyor, 750 ytl. İnsanlar ulaşım aracı olarak kullanıyor. Ama biz nişantaşına gitmeyi planladığımız halde özlem ve yücel yüzünden gidiş ve dönüş şeklinde 2 kere bindik. Sonra da meral ve sema ile nişantaşına gittik. Üçümüzün de karnı acayip aç olduğu için önce çiçek ızgaraya gidip karnımızı doyurduk. Çiçek ızgaraya birkaç kez gitttik ve sadece bir keresinde ruh halim normaldi. Diğer hepsinde salya sümük ağlıyordum. Bana iyi şeyler hatırlatmıyor. Bu düşünceyi değiştirmek amacıyla zaten orada yedik. Biraz mağaza gezdikten sonra sufle yemek için topshop un karşısındaki kafeye gittik. Orası da hatıralarımda iyi bir şekilde yer almıyor. Bana çok üzgün olduğum, hayyattan hiçbir beklentim olmadığını düşündüğüm bir günü hatırlatıyor. Ne çok ağlamıştım o gün. Geçen yıl aralık ayı. Sanırım geçen yıl önümüzdeki haftaydı. O günleri hatırlamak dahi istemiyorum. O günlerden bugünlere iyi gelmişim. Sufleyi beğenmedik, çok tatlıydı. Metrocity’ dekinin yerini asla tutamaz. Hem de çok pahalıydı. Biraz daha gezinip ayrıldık. Söylemeyi unuttum, hocaya tezimi gösterdim ve onay alıp bastırmak için verdim.
Gece tam uyumak üzereydim ki aklıma tezimle ilgili bişey geldi. Renkli olacak grafiklerden bir kısmının sayfasında kayma olmuştu ama fotokopicinin bundan haberi yoktu. Sıkıntılı 30 dakikanın peşine sakin olmaya çalışarak olmazsa tekrar bastırırım. Benim canımdan daha mı kıymetli? Diye düşünerek uyudum.
Sabah önce fotokopiye gittim. Sadece 1 sayfada hata olmuş. Ameliyathaneye biraz gecikmeli girdim. Filiz abla sema benden yarım saat geç geldiği halde ‘zekiye artık ameliyatlaın 8 de başladığını bilmiyor heralde, geç kaldı ‘ demiş. 4 salonu bana verdiler. Uzun zamandır da çalışmadığım için benim için bayağı yorucu birgündü. Oaraya koştur buraya koştur. Tabii doğru düzgün oturaramadım da. Eczanede otursam filiz abla ve gökhan abi ordalar, garip garip bakacaklar. Arada sedyelerin üstünde oturdum. Mesai bittiğinde ben de bitmiştim. Tezleri almaya gittim. Renkli olan sayfaların yazıları lacivert çıkmış. Ama tekrar yaptırmaya hiç niyetim yok. Kartuşa yazık, kağıtlara yazık. İdareye teslim etmek için gittim. İlla hocanın imzasını istiyorlar. Hoca yalovaya gitmiş ve bu yüzden de sınav için başvuru da bulunamadım. Pazartesiye kaldı. Şimdiden ne çok terslik çıkıyor, sonu hayır olur İnşallah.
Savoya gidip tatlı tuzlu poaça ve kurabiyeler aldım. Serviste oturup kalabalık bir grup şeklinde yedik. Sema nöbetçi olduğundan nöbette biraz oturdum. Daha doğrusu avrupa yakasının çoğunu seyrettim. Onlar da kıraçı dinlemeye gideceklerdi. Sema bayağı yalvardı, eve gitme burda yat diye. Allahtan yatmamışım gece 2 de hastaneye dönmüş. Eve gittiğimde oturma odasında koltukta biraz uyudum. arada telefon görüşmeleri yapmak zorunda kaldım. Geç geç vakitte yatağıma geçtim.
Sabah daha doğrusu öğlende kalktım. Markete gidip yumurta vs aldım ve kek yaptım. akşam nöbetçi olduğumdan evden çıktım. Yağmurda bayağı ıslandım, evdeyken dışarda yağmur yağdığını farketmemiştim. Üsküdar’da bayağı rüzgar vardı ama her yer öyle güzel görünüyordu ki, ağaçlar yapraklarını dökmüş, hava biraz kararmış. Çok güzel bir görüntüydü. Ben böyle etrafa bakarak, gülümseyen yüzle yürüyen bir tip, koşturan insanların arasında biraz garip kaçtım. Beşiktaşta zorla taksi buldum. Hastaneye geldiğimde sabahtan beri bir elma ve yarım bardak süt dışında bişey yememiş olduğumdan bayağı acıkmıştım. Personelimiz cihanı markete gönderdik. Domates, peynir, zeytin vs aldı. Kekimiz de vadı. 2 gündür 5 çayı yapıyoruz. Hep beraber karnımızı doyurduk. Görünürde beyin cerrahsinin bir ameliyatı var. Ali ve nurcan girerler. İnşallah başka da bişey olmaz. Bana kurtlar vadisini seyrettirmeyeceklerdi. Galiba onlar ameliyata gidince seyredebileceğim.
ali dahiliyeden hasta aldı. ben gidip beyin cerrahisinin hastasını uyuttum. hastayı aliye bırakıp servise indim. kantinden nar suyumu, çekirdeğimi alıp tv karşısına oturdum. kurtlar vadisinin sonuna doğru acil hasta geldi. kurşunlanma. zenci bir kadın. eee beyin cerrahisi ameliyatta bu kadın ne olacak? karantinadakiler bırakıp gitti. nöbetçi şef hastaya yer arıyor. şişlide yer bulabilirse göndereceğiz. bu ne ya bu nöbet neden yoğun. acilde ilaç intoks varmış. gidiyorum.
saat 02:15. hastayı bir yere gönderemedik. içeri alıp makineye bağladım. beyin cerrahi şimdi içerde, ameliyattan yeni çıktılar ve hastaya bakıyorlar. intoksta alkol koklatınca gözlerini açtı ve dahiliyecilere bıraktım. saat çok geç oldu, ali gelene kadar ben de (yani saat 1 de) haticeden tarifler yazıyordum. tabule, tapa, kızarmış ekmekli escalivada ve ice tea. şimdi bana bu saatte çok gerekli ya. söylemeyi unuttum. kurşunlanmanın arka cebinden eroin çıktı. hemşirelerden biri 'aaaaa ben hiç eroin görmemiştim polis götürmeden ben de bir görseydim' deyip durdu.
içeri gittim yoğun bakıma, nurcan artık benimle nöbet tutmayacağını, fethi ile nöbet tutacağını söylüyor. sen bilirsin dedim. fethi için de efsunlu diyor. öyle demekte de haklı, adamın nöbetinde hiç birşey çıkmıyor. gece 1 e kadar yatmıyor, sebebi vaka olduğu için değil de, hemşirelerle sohbet ettiği için.
gözümden uyku akıyor, yarın da çalışacağım. İnşallah acil çıkmaz da (hem nöbette hem de gündüz) ben de şimdi filiz ablanın odasında, sabah da acilde güzel güzel uyurum.

1 Comments:

At 10/12/05 13:49, Blogger nerminn said...

evet karar verdim. tarih bakanliktan belli olacak. allahtan benim yukseklik korkum yok. ama yuksek yerlerde trabzan vs olmazsa benim de acayip basim donuyor. semaya soylerim sevinecek. haticenin tariflerini yaziyorum ama daha hic denemedim ama eminmim ki muhtesem olurlar. haticeyi seviyorum. o da benim okulumda orta 3 u okumus.

 

Yorum Gönder

<< Home