ben bir küçük cezveyim

köşe bucak gezmeyim

Salı, Şubat 14, 2006

eve geldim. hastaneden sonra nişantaşına gidip işimi hallettim. dışarı çıktığımda kar yağmaya başlamıştı. yalnız başıma bir kaç mağazaya baktım, bişeyler denedim. beğendiğim ayakkabının 38 i yoktu. beğendiğim kazağın kolları meğer uzun değilmiş. zaten alsam da öylesine alacaktım. çok da bayılmamıştım. uzun zamandır almak isteyip de her nişantaşına gittiğimde unuttuğum pasta tabağı maalesef satılmış. sinir oldum. pahalı bir tabaktı ama mağaza indirimdeydi. haticenin de aynı tabaktan var (portakal ağacı). krem rengi, ayaklı., kenarları dantelli gibi. hatice yoksa tabağımı sen mi aldın? eve geldim. çok uykum vardı ve eve gelir gelmez yatıp biraz uyurum sonra da yemek yerim diye düşünmüştüm ama olmadı. hala yemek de yemedim. ellerim de hala ısınmadı, soğuk. canım kendime bişeyler hazırlamak istemiyor. ama takside gelirken yarın kahvaltı için böğürtlenli kek ve turşu kavurması yapsam diye içimden geçirmiştim. halbuki şimdi o işleri yapacak hiç enerjim yok.
gece nöbet güzel geçti. daha doğrusu gece birşey çıkmadı. gece tel. görüşmemi yapıp yattım. trt 1deki filmi seyrettim. bu arada semayı yeni gün başlangıcında doğum günü mesajı çektim. saat 2 de aradı. bayağı konuştuk. daha doğrusu o konuştu. havalara uçuyor desem yeridir. aşık oldu. hayırlısı. sanırım perşembe günü tanışacağız.
akşam polikliniğe gittim. geçirdiğim güzel günü yazmak için, ama bir türlü sayfayı açamadım. dünü anlatmak da bugüne kaldı.
aslında öğleden sonra uzmanlık işlemleri için il sağlık müdürlüğüne gidecektim ve işim bitince nöbet saatine kadar (18:00) tek başıma bu soğukta nasıl vakit geçireceğim diye düşünüyordum. sonra plan yapmayan ve yapmayı da sevmeyen bir arkadaşım. nasıl olduysa tüm öğleden sonrasında bana eşlik etti. yürümeyi sevmediğini düşünürdüm ama benimle yürüdü. beyazıt civarındaki camilere baktık sadece dışardan. süleymaniyeye gittik. o kadar uzun zaman olmuştu ki gitmeyeli. sanırım en son babamla bir veliler toplantısına geldiğinde (lisede) gitmiştik. çok beğenmiştim ama bu kadar güzel olduğunu gerçekten unutmuşum. bahçesi çok güzeldi ve çok soğuk. ikimiz de buz tuttuk. erzurumda üni yi okuduğu için buranın soğuğunu soğuktan saymıyor ve o yüzden de atkı takmıyor. tabii eldiven de yok. başka bir zaman İnşallah tekrar gezeceğiz. bu sefer içlerine de gireceğiz.
Vefa bozacısına gittik. Ortaokuldayken tuba sürekli anlatırdı ve ben de vefa bozacısını merak ederdim. Samsunda bozayı genelde insanlar bilmez. Ben de ilk bozamı ortaokuldayken bir hafta sonu gittiğim lüleburgazda şengüllerin evinde içmiştim. Gittiğimizde kimsecikler yoktu. Arkadaşım kalabalıkları pek sevmez. Benden çok mutlu oldu. Her zaman dolu olurmuş, senin şansın dedi. Güzel bir yerdi, beğendim. Belki bir gün gelip samsuna şuayip abiye götürmek için de boza alırım. Sonra fatihte yemek yedim. Yemek ve çayın ardından nöbet saati yaklaştı ve kalktık. En son hırka-i şerif camiinin bahçesinden geçerek hastaneye vardım. Daha önce süleymaniye civarında gezinmiştim ama kimle ve neden o ara sokaklara girdiğimi bir türlü hatırlayamadım. Süleymaniye kütüphanesini merak ediyordum onu da gördüm. Benim hayal ettiğim gibi bir çıkmaz sokakta falan da değilmiş.
şehzadebaşı camii'ni de görmek istiyordum. sinanın eseri. ama vakit kalmamıştı. başka zaman İnşallah.
ben bu tip gezileri genelde handan veya ak ile yaparım. çok da eğlenceli olur. sema ile hiç bu tarz gezimiz olmadı. ilk dfa onlar dışında biri ile gezmiş oldum. farklı birinin gözüyle de görmüş oldum.
bu arada dün beratla tel de konuştuk. kardeşim kendine bir sayfa açmış, www.blogcu.com/tweenguy baş köşeye de beraber taylandda çekindiğimiz resmini koymuş, tabii beni kırparak. pek bir seviyor o resmini. ona ne kadar gözlerini bu kadar kırıştırarak gülme desem de beni pek dinlemiyor.


(eski yazıları okumak ne garip oluyor. bu arada yukarıda kalabalğı sevmeyen arkadaşım fethi yada mehmet yani müstakbel kocam.)bahsettiğim tabağı daha sonra çok daha ucuza eminönünde en sevdiğim mağaza olan sarılganda bulup aldım. hatta kalpli ve uzun tepsi gibi olanını da aldım. 8.10.2010.

3 Comments:

At 14/2/06 23:04, Anonymous Adsız said...

nişantaşındakini ben almadım zekiye:) pabetland'dan almıştım ben. bu aralar gene gitmeyi düşünüyordum, kalmışsa senin için de alırım.

 
At 15/2/06 12:24, Blogger nerminn said...

teşekkür ederim sağol, hatice. ama sonra senden nasıl alacağım? aslında beni her gün okuduğunu düşünmüyordum. o yüzden de yazımı görmessin sanmıştım. tekrar teşekkür ederim

 
At 9/10/10 20:34, Anonymous hatice said...

ben de, almadım ama istersen bendekini sana hediye edeyim diye yazmaya girdim, meğer eski yazıymış:) çok güzel yeniden seni okumak...

 

Yorum Gönder

<< Home