ben bir küçük cezveyim

köşe bucak gezmeyim

Pazartesi, Ocak 09, 2006

bayram tatili

Cuma günü bütün günü boş boş geçirdim. Vakit geldiğinde kalkıp hazırlandım. Buzdolabındaki bozulabilecek herşeyi yukarı amcamlara taşıdım. Evde amcamdan başka kimse yoktu. Onunla vedalaştım ve kadıköy deniz otobüsüne doğru yola çıktım. Deniz otobüsünde bir sorunla karşılaşmadan bakırköye vardım. Havaşı beklerken taksi dolmuş şoförleri boşuna beklediğimizi, havaş olmadığını söyleyince mecburan taksi dolmuşlara bindik. Yolda öyle trafik vardı ki, bir müddet sonra neden her işim böyle stresli oluyor diye söylenmeye başladım. Havaalanına vadığımızda benim uçağın kalkmasına 40 dk vardı ve kapıda çok uzunca bir kuyruk vardı. Milletin garip bakışları altında kuyruğu transit geçip kuyruğun başına geldim. Güvenlik görevlisi kuyruğa girmemi söyleyince uçağı kaçıracağımı söyledim. İlk kuyruğu böylece geçtim. Sanki istanbulda hiç insan kalmamış, hepsi buraya gelmiş gibiydi. Her yerde uzun uzadıya kuyruklar. Diğer kuyruklarda da önlere yakın yerlerden kaynak yapma imkanım oldu ve zamanında uçağa binmeye hazır oldum. Ben hazırdım da uçak hazır değildi. Saat 19 da uçağın kalkması gereken saatte uçağa almaya başladılar. 19:50 de de hareket ettik. Cam kenarında oturuyordum ve yanımda da genç bir çocuk oturuyordu. Çocuk önce saati sordu, bir müddet sonra siz doktor musunuz diye sordu. Allah Allah dedim, üzerimde doktor olabileceğimi gösterecek hiç bir şey yok ve bu çocuğu da tanımıyorum. 2. soru taksim de değil mi oldu. Evet dedim. Ümmühan hocanın ablasısınız değil mi deyince tanıdım. Fikret, zamanında taaaa ben üni. de 6. sınıfta öğrenciyken fikret hepatit nedeniyle intaniyede yatmıştı ve ben de orada çalışıyordum. Çok sevimli bir çocuktu ve muhabbetimiz de çok iyi idi. Zaman ne çabuk geçiyor, kocaman delikanlı olmuş. Yol boyunca o konuştu ben dinledim. Sorular sordu, arkadaşlarını konuşuk. Kız arkadaşını bile anlattı. Yolda okumak için yanıma aldığım jamal mahjoub un cinlerle yolculuk kitabı da fikret sayesinde boşuna taşınmış oldu. İndiğimizde berat beni bekliyordu. Eve geldiğimde acayip yorulmuştum. Annemlere aldığım ve valizimi dolduran her şeyi çıkarıp sahiplerine verdim. Bu arada yolda beratla son kez odasında kalmam konusunda anlaştık. Bir dahaki gelmemde ders çalışmak orunda kalmayacağım ve o zaman yol geçen hanı gibi olan alt kattaki annemlerin bitişiğindeki orta odada kalabileceğim. İlk gece turma odasında yattım. Bütün gece uyuyamadım. (halam bizde kaldı ve orta odada o yatıyor) cumartesi günü annem yeterle temizlik yaptı ve ben tüm günü acayip verimli bir şekilde ders çalışarak geçirdim. Akşam hidayet ve beratla sohbet ettik. Aklımıza geçen bayramdan önce yaptığımız mezarlık ziyareti geldi. Benden önce hidayet ne kadar eğlendiğimizi söyledi. Aklıma sema geldi. Kızım mezarlık eğlenmek için değil, ibret almak için ziyaret edilir demişti. Ama biz 4 ümüz bir arada (ümmühan yoktu, o olsa daha da eğlenirdik) çok gülmüştük. Pazar sabah kahvaltıda babam mezarlığa gideceklerini bizden gelmek isteyen olup olmadığını sorduğunda hidayet yarın kuzenle gideceğiz dedi. Berat zaten gitmez. Bana hiç sormadı. Annem bırak çocukları deyince babam ‘ ama onlar daha hızlı okuyorlar’ dedi. O zaman hidayet de ‘ baba o zaman abimi götürün, o çok hızlı okuyor’ dedi. Berat her zaman yasini çok hızlı okumakla övünür.
Sabah kalkmamızda bir alemdi. Berat normalde evde en son kalkar. Kahvaltı hazırlanır, ben yukarı çıkarım, camını açarım, kapıda sürekli berat hadi, berat kalk artık diye söylenip dururum. Bu sabah beyefendi erkenden kalkmış, duşunu almış, laptop ını kapmış, müzik açmış, önce benim odaya sonra da hidayetin odasına girip bize musallat oldu. ‘Kahvaltı hazır mı?’ diyorum. ‘ Hayır, annem hazırlıyor. Ama siz de bana böyle yapıyordunuz ya, kahvaltı tam hazırlanmadan beni kaldırıyordunuz’ diyor. Çık odadan biraz daha uyuyacağım diyorum, gitmiyor. Sonunda annem de aşağıdan haydi inin aşağı diye seslenince hep beraber aşağı indik.
Annemler ocakta pişen sütü bana bırakıp mezarlığa gittiler. Berat hemen hazırlanıp çıktı. Hidayet çıkmak için bayağı oyalandı. Ablamlar sanırım akşam beni görmeye gelecekler. Dışarıda yağmur yağıyor ve rüzgarlı. Bahçede tavuklar ve kazlar gezinip duruyor. Dünkü ders çalışmadan sonra aynı performansla bugün de devam etsem hiç fena olmayacak. O yüzden bugünlük bu kadar.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home