ben bir küçük cezveyim

köşe bucak gezmeyim

Cumartesi, Mart 26, 2005

aşk doktoru

Dün sabah semanın kahvaltısı vardı. Hemşire odasında kahvaltımızı ettik. Öğlene kadar ameliyathanede çalıştım. Bir tane tez vakası yakaladım. Yaşı benimkilere uymuyor ama ne yapayım hasta gelmiyor bir türlü. Fethi ile öğle yemeğini yedik. Sema aradı, beni beklemekten sıkılmış. Hoca, neşe hanım, filiz abla hep birlikte leb-i deryaya gitmişler. Halbuki beraber gideriz diye düşünüyordum. Çağırdılar ama oraya gitsem sinemaya gidemeyiz diye gitmedim. Arzu’nun da tavsiyesi ile aşk doktoruna gittim. fitaşta alt kata inen merdivenleri ararken kadir çöpdemiri gördük. orada bir ekip vardı,neyi çektiklerini anlamadım. filmi izleyeceğimiz salona girdik. salon tıklım tıklım doluydu. şöyle rahat rahat oraya buraya paltonu çantanı koyarak oturamıyorsun. ve daha çok da çiftler vardı. salona girmeden önce aldığımız firgolar fındıklıydı ve iğrençti. çarşambaya giymeyi planladığım eteğim onun yüzünden kirlendi. eğlenceli bir filmdi. Sema çok memnun kalmadı. Çünkü onun filmden beklentisi farklıydı. hem adam semaya göre yakışıklı değildi (kaslı, güzel bacakları olan adamlardan bahsediyor ör: brad pitt))hem de erkek elde etmenin yolarını göstermediği için semaya göre yeterince eğlenceli değildi. Bu filmde adam yani will smith insanlara (ama filmde bunların hepsi erkekti) sevdikleri insanı elde etmenin yollarını gösteriyordu ve onun sayesinde bu adamı kim alır diyeceğin adamlar sadece 1-2 numara ile istedikleri kadını elde ediyorlardı. biraz abartılıydı sadec bu numara ile bu adama evet denir mi diye birbirimize çok sorduk ama yine de eğlenceliydi. Filmden sonra paşabahçeye gittik. Bana yine Beykoz camı aldık ve sonra da her zamanki gibi dilek perada yemeğimizi yedik. Orada genelde hep soğan halkaları yiyoruz ama bu iki seferdir tuzlu ve çok kızartılmış oluyorlar. Bu arada fethi özele nöbete gitmişti. Nöbetler artmış, bu ay azaltsam mı diye düşünürken yine 4 tane almak zorunda kalacağım. Hem de 2 hafat sonu. Bir tanede taksimde var, diğer hafta sonu da düğün var, yani her hafta sonum dolu olacak. Halbuki geçen sene 23 nisanda ne güzel ağvaya gitmiştik ve 1 gece de kalmıştık. Bizim için değişiklik olmuştu. İlk kez orada okey oynamıştım. Amcam da yine aynı hafta sonu samsunda felç geçirmişti. Allah sağlığımızı korusun. Yemekten sonra galatasaraydan can yayınlarından kitap aldık. Ben gamal gitani’nin kahirenin mücevheri ve hermann hesse’nin siddhartha’sını aldım. Elimizde poşetler ağır ağır istiklal boyunca yürüdük. Eve geldiğimde bu geceki dizi yabancı damat çoktan bitmişti. Kitabımı açtım ama çaışamadım. Biraz uyudum. Fethinin hasta ile ilgili bir şey sormak için aramasıyla uyandım. Gece yine telefon konuşmaları ile geçti.
Sabah öğlende kalktım. Ama o saate kadar kaç defa zilim çaldı. Hafta sonu şöyle rahat rahat uyuyamayacak mıyım? Gerçi benim evde kalan arkadaşlarım, yukarıdakilerin gürültüsünden rahat rahat uyunamayacağını bilirler. Annemle 45 dakika telefonda konuştuk. Konu yine aynı. Evi süpürdüm. Silmeye gerek yok çünkü her yer esranın eşyaları yüzünden zaten birbirinde ve her gün bir parça aldıkarı için evim toz içinde. Şimdi de bilgisayar başındayım. Bu yazıdan sonra tezimin istatistiklerini gireceğim. Yani daha bilgisayar başında çok işim var. Bu arada ben yeni bir haberi yazmayı unuttum. Arzu başoğlu hepatit A olmuş. Çocukları kayınvalidesine yollamış. Ablası evde ona bakıyormuş.

2 Comments:

At 28/3/05 00:54, Anonymous Adsız said...

Bugun bir sey duydum ama olamaz diyorum? Bir tanidigim su kiristal boncuklardan hastalik kapmis. Taki yapiminda kullanilan boncuklar hindistandan geliyormus ve hastalik tasiyormus.Nezle belirtileri gosteren arkadasa taniyi bir doktor koymus. Boyle bir sey olabilir mi? Uzak dogudan gelen her seye igrenerek baktim bugun.
asli

 
At 28/3/05 14:22, Blogger nerminn said...

aslı ilk defa senden duydum. doğrusu hiç bir fikrim yok.

 

Yorum Gönder

<< Home